absürd
chesee
filmsenaryosuöğrneği
funny
kısafilm
kısafilmsenaryosu
komik
movie
örneksenaryo
peynir
senaryoörneği
"Peynir" Filmi Senaryosu
"Peynir" Filmi Senaryosu
Sahne 1
Dış / Gündüz
Güneş batmak
üzeredir. Uzakta bataklığın kenarında birkaç genç görünür. Hepsi gülüyor, bir
tanesi onlara katılmak istercesine gülmeye çalışıyordur. Dalga geçtikleri çok
bellidir. Bir tanesi, gülmek için kendini zorlayan fakat yüzünde acıklı bir
ifade olanın omzuna sertçe vurur. Bataklığa düşer. Avını sinsi sinsi bekleyen
timsah bataklığın içinden çıkar ve onu yutar.
Sahne 2
İç /Gündüz
Her yer karanlıktır. Ali’nin gözlerini açmasıyla timsahın
midesinde uyandığı anlaşılır. Deli gibi bağırmaya başlar:
Ali: İmdaaaaaat!
Birileri bana yardım etsin.
Bir süre bekledi, tekrar bağırdı.
Ali: Beni duyan kimse
yok muuu?
Gözlerini ovuşturarak gelen ak sakallı bir dede görünür.
Ak sakallı dede: Ne bağırıp duruyorsun? Bir uyutmadınız,
dışarıda bağırışmalarınız yetmezmiş gibi! Bu timsahın da karnı bir türlü doymak
bilmedi zaten.
Ali: Sen kimsin? Ben
neredeyim?
Ak sakallı dede: Benim kim olduğumun bir önemi yok. Sen kimsin Ali, bunu hiç sordun mu kendine?
Senden olmanı istedikleri insan oldun hep, kendin olamadın bir türlü. En
sonunda düştün mü bu aç timsahın midesine!
Ali: Söylediklerinizden hiçbir şey anlamıyorum. Aptal
olduğumu söylemekle haklılar sanırım. Buradan nasıl kurtulabilirim?
Ak sakallı dede: Geldiğin yolu takip et desem gidersin sersem!
Takip etsen de timsahın dişlerinin arasında kalırsın.
Ali: O zaman ben
geldiğim yolu takip edeyim. Şu taraftan gelmiştim değil mi? Biraz karanlık
gözüküyor ama giderken yolda birilerine sorarım artık.
Ak sakallı dede: Birilerini bulabilirsen sorarsın tabii ama
gittiğin yön kuyruk tarafı olduğu için karanlık sen iyisi mi bu taraftan git.
Bu adam gerçekten aptal. (Sessizce)
Ali: Ben bunu nasıl düşünemedim. Teşekkür ederim.
Hoşçakalın.
Ak sakallı dede: Buraya gel sersem! Söylenen her şeye inandığın için buradasın ya
zaten. Buradan kurtulamazsın artık,
birazdan timsah seni güzelce sindirir.
Ali: Onlara
inanmamalıydım. Ne aptalım. Bir günüm daha olsaydı intikamımı alırdım. Ama
şimdi başka çarem yok dinliyorum.(Ağlayarak)
Ak sakallı dede: Bugüne kadar inandığın çoğu insan seni
kandırdı. En sonunda da en çok güvendiğin arkadaşların seninle dalga geçmek
için şaka yaptılar. Şimdi buradasın. Eğer bir daha dünyaya gelirsen, bütün bu
yaşadıklarını bir düşün ve ona göre bir yaşamın olsun. Bir gün bir timsah görürsen
onun gözlerinin içine bak orada ben olacağım, beni ve bu söylediklerimi
hatırla. İyi yolculuklar Ali. Sen iyi bir insansın ve hayat sana bir kez daha
gülecek.
Sahne 3 İç /
Gece
Annesi 10 yaşlarında
olan Metin’e masal anlatıyordur:
Anne: Denizin
derinliklerinde yaşlı balık oniki bin çocuğu be torununu başına toplamış onlara
masal anlatıyordu..
Metin: Anne, sende yaşlandığında oniki bin çocuğunu ve
torununu başına toplayıp masal anlatacak mısın?
Anne: Senin oniki bin kardeşin olması, benim de o kadar
torunum olması mümkün değil oğlum. Ama büyüdüğünde istersen sana yine masal
anlatırım.
Metin: İsterim anneciğim. Denizin derinliklerinde anlatmanı
daha çok isterim.
Anne: Biz balık değiliz ki Metin. Hadi sus bakalım devam
edeyim.. Bir zamanlar annesiyle ırmakta yaşayan küçük bir karabalık vardı. Bu
ırmak dağdaki bir kayadan doğuyor ve vadinin tabanında akıyordu. Küçük balık
ile annesinin evi siyah bir taşın arkasıydı, yosunlar da evin çatısını
oluşturuyordu.
Metin: Yarın bahçeden birkaç taş toplayıp kömürle siyaha
boyarım. Yatağımın üstünde bize ev yapayım biz de burada yaşayalım anneciğim,
lütfen. Yosunu da çarşıya çıktığımızda balıkçıdan alırız.
Anne: Metin artık saçmalamayı bırak da uyu. Yarın babanla
seni hayvanat bahçesine götüreceğiz.
Metin: Uyudum bile ben.
Anne: İyi geceler akıllı oğluma benim.
Sahne 4 Dış /
Gündüz
Metin, annesi ve babası hayvanat bahçesine gitmiş
dolaşıyorlardır. Metin, gördüğü her hayvana çok şaşır ve bakarken öylece kalır.
Annesi çekiştirmese bir hayvanın başında günlerce, gözünü kırpmadan durabilirdi
sanki. Suda yaşayan hayvanlar bölümüne gelirler. Timsahın yaşadığı yere gider
ama timsah orada yoktur.
Metin: Aslanlarda saklanmıştı onları da göremedim zaten.
Hiçbir büyük hayvanı göremiyorum.
Diye söylenerek giderken annesi seslenir:
Anne: Metin, buraya gel timsah çıkacak, kuyruğunu görüyorum.
Metin koşarak gelir. Timsah yuvasından ağır hareketlerle
çıkar. Metin dikkat kesilmiştir. Timsah çıkar ve suda salınarak insanların
olduğu yere doğru yaklaşır. Metin timsahın gözlerine bakarken öylece kalır.
Daha dikkatli bakar ve ak sakallı dedenin gülümseyerek el salladığını görür. O
an her şeyi hatırlar. Bundan kimseye bahsetmez. Kendisine verdiği sözü hatırlar
ve gece olduğunda annesiyle babasına mektup yazarak evden çıkıp gider. Aradan
geçen onca zamana rağmen arkadaşlarını arar. Bir tanesinin izine ulaşır. Onun
yaşadığı köye gider. Kahvede arkadaşlarıyla okey oynadığını görür. Aşırı
heycanlanmıştır.
Metin: Şimdi senden intikamımı almaya geliyorum pislik. Seni
gebertip o bataklığa atacağım aç timsahın karnını biraz da sen doyur. Ak
sakallı dedeye de selam söylemeyi unutma.
Diye söylenerek hızlı adımlar atarak ona doğru yürür.
Hedefine o kadar odaklanmıştır ki hızla gelen at arabasının sesini duymaz.
Arabacı: Oha be adam aptal mısın nesin dikkat etsene!
Yerde ölmüş olarak yatan Metin’in baş ucuna konuşmaya ak
sakallı dede gelmiştir. Onu duyup gören tek insan Metin’dir.
Ak sakallı dede: Gerçekten aptalsın be adam! Ben sana, eğer
bir daha dünyaya gelirsen, bütün bu yaşadıklarını bir düşün ve ona göre bir
yaşamın olsun, dememiş miydim?
Metin: İntikamımı almak istemiştim sadece. Neden hiçbir
hayatımda mutlu olamadım ben. (Ağlar)
Ak sakallı dede: Neden acaba? Sürekli mutlu olmaya
çalışmaktan gerçekten mutlu olamadın diye olabilir mi acaba? Gerçi ben sana
neden soru soruyorsam. Kendin verdiğinde cevabını gördük işte.
Metin: İyi de ne yapmam gerekiyor bilmiyorum.
Ak sakallı dede: Mutlu olmaya çalışma, gerçekten mutlu ol.
Bunu nasıl yapacağını kendini dinlersen
bileceksin. Sana son kez
söylüyorum: Eğer bir daha dünyaya gelirsen, bütün bu yaşadıklarını bir düşün ve
ona göre bir yaşamın olsun. Hadi hoşça kal.
Sahne 5 İç /
Gündüz
Engin, gittiği bir çok kişisel gelişim kursu seminerlerinden
bir tanesindedir.
Eğitmen: İsteyip de yapamayacağınız hiçbir şey yok.
Karşınıza çıkan engelleri aşmak sizin elinizde. Yolda yürürken etrafınızdaki
çiçeklerin güzelliğine bakın, başınızı kaldırın gökyüzünün mükemmeliğine bakın.
Doğa, her şey sizin için. Siz varsanız hepsi var. Hepsi olduğu için siz
varsınız.
Sahne 6 Dış /
Gündüz
Eğitimden çıkan Tufan yüzünde gülümsemeyle yürümektedir.
Aklına ak sakallı dede ve söyledikleri gelir.
Engin: Aslında hiç mutlu değilim. Neyse bunları düşünmenin
hiç sırası değil. Doğa benim için var. Şuradaki çiçeği koklayayım.
Eğilir, çiçeği koklar.
Engin: Eksik olan bir şey var. Ya çiçekte ya bende, ya Ali
de ya Metin de ya da bende.
O kadar bunalmıştır ki derin bir nefes almak için başını kaldırır
bu sefer son gördüğü yer çekimine uymuş bir saksının kendisine doğru düşmekte
olduğudur. Aklına ak sakallı dede gelir ama ak sakallı dedenin kendisi gelmez.
Kendi kendisine şunları söyler:
Zaman değişir, dünya değişir, insan değişir. Ben değişemedim
ama öğrendim ki, bazen hayatımıza devam edebilmemiz için tüm geçmişimizi
arkamızda bırakmamız gerekir.
Sahne 7
İç /Gündüz
3 yaşlarında bir çocuk annesinin hazırladığı masada kahvaltı
yapıyor. Peynirini yere düşürür.
Çocuk: Anne, peynirim
yere düştü.
Anne: Tamam, sen kahvaltına devam et ben birazdan alacağım.
Peyniri gören fare Tufan koşup yerdeki peyniri midesine
indirir. Yuvasına dönerken yerde duran başka bir peynir parçası görünce
mutluluktan gözleri parlar. Ona doğru yönelir. Peynir, kapanın içindedir. Tufan
önce üzülür, sonra:
Tufan: Amaaaann koskoca dünyada başka peynir mi yok sanki.
Der ve neşeli bir şekilde şarkı söylerek yuvasına gidip
yatağına girer ve uyur. Rüyasında ak sakallı dede ona gülümseyerek el sallar.
0 yorum:
Yorum Gönder