beautiful
cannes film festivali
eleştiri
film
film eleştirisi
hayat güzeldir
İtalyan filmi
La vita è bella
life
life is beautiful
movie
Nicoletta Braschi
roberto benigni
sinema
Life is Beautiful (spoiler içerir)
Life is Beautiful (spoiler içerir)
Film,
İkinci Dünya Savaşı’ndan birkaç sene önceki zaman dilimiyle başlar. Guido,
arkadaşıyla birlikte, arabayla şehri
gezmektedirler. Birden arabalarının freni tutmaz ve kendilerini kralı bekleyen
mutlu, heyecanlı kalabalığın içinde bulurlar. Guido ve arkadaşı küçük ve
önemsiz bir şey için tartışırlar. Guido ellerini yıkamak için gittiği çeşmenin
orada küçük bir kız görür ve biraz sohbet ederler. Kendisinin prens olduğunu ve
bir prensesle randevusu olduğunu söyleyip gideceği sırada; Guido’nun ileride
hayatını birleştireceği Dora pencereden düşüyor.Daha sonra tesadüfler peşlerini
bırakmıyor. Dora ve Guido’nun karşılıklı konuştukları sahnelerde 180 derece
kuralını filmin hem yönetmeni hem de başrolü olan Roberto Benigni başarılı bir
şekilde kullanmış.
Amcasının evine geldiklerinde onu, Yahudi
olduğu için barbarların dövmüş olduğunu öğreniyoruz. Bu sahnede amcasının
söylediği “Sessizlik, güçlü bir
haykırmadan iyidir.” sözüyle Mussolini İtalya’sının faşizminin ağır kokusunu
filmin henüz en başlarından alabiliyoruz. (İtalyan yeni gerçekçiliği:
İtalya’daki Mussolini baskısı altında ortaya çıkması tesadüf değildir.
Demokrasi ve ploretarya kavramının altını çizer. Akımın ana odağı yaşanmış
deneyimler ve “gerçek insanlar”ın duygularıdır. Gerçeklik yanılsamasını koruyabilmek
için birçok filmde oyuncular yerine “gerçek” insanlar kullanılır. İkinci Dünya
Savaşı’nın beraberinde getirdiği yıkımı vurgulamak için seçilen mekanlar,
seyircilerin filmlerin derdini daha iyi anlamasına yarar.) Amcasının evi anlatması ve evdeki diğer
diyaloglar çekilirken bir heykelin önünden alt açı kullanılarak çekilmiş.
Guido belediyeye kitap toptancısı açmak
için başvuru yapıyor, fakat oradaki görevliyle yaşadığı problem yüzünden bu
hayali bir süreliğine suya düşüyor. Daha
sonra Guido garson olarak işe başlıyor. Gelen müşterilerden biriyle muhabbeti
sırasında müfettiş olduğunu ve ertesi gün Dora’nın çalıştığı okula gideceğini
öğreniyor. Guido, müfettişten önce, okula kendisini müfettiş olarak tanıtarak
ve İtalyan ırkının üstün bir ırk olduğunu anlatmak için geldiğini söylüyor.
Guido, ırkçı bir karakter değil. Müfettiş’in anlatacak olduklarını, içine
kendinden mizahi öğeler ekleyerek anlatıyor.
Dora’nın doğum günü Guido’nun garson olarak
çalıştığı yerde kutlanıyor. Yemekte bulunan davetlilerin konuşmasına tanık
olduğumuzda İtalya’da bulunan tüm sakatların öldürülmesi gerektiği, bunun
devlete maddi anlamda büyük bir katkı sağlayacağından söz ediliyor. Aynı ırktan
olsalar dahi sakat olduğu için öldürülmek
istendiğini anlatıyor. Burada düşünülen başka bir durum ise, ırk ayrımından öte
İtalya’da o dönemde insan ayrımı yapılıyor olmasıdır. Dora’nın sevgilisi
olduğunu öğreniyor. Dora, yemek sırasında masanın altında olan Guido’nun yanına
gelip öperek onu kaçırmasını söylüyor. Guido’da yeşil bir Yahudi atıyla gelip
Dora’yı kaçırıyor. İkisinin girdiği
kapıdan, aradan geçen zamanı sürprizli bir şekilde anlatan çocuk çıkıyor. Guido
ve Dora’nın çocukları Joshua. Dora’nın, Joshua’yı banyo yaptıracağı bir gün,
Joshua kaçarak Guido’nun yanına gelip banyo yapmak istemediğini
söylüyor.Guido’da onu üstünde çiçeklerin olduğu bir dolabın içine saklıyor.
Filmdeki ufak tefek ayrıntılar ileriki sahnelerde duygu yoğunluğuyla
harmanlanarak tekrar hatırlatılıyor. Bu anlamda filmin dünyası çok planlı bir
şekilde tasarlanmış.
Bir gün eve gelen Dora, Yahudi olan Guido
ve Joshua’yı barbarların alıp esir kampına götürdüğünü anlıyor. İtalyan
askerine kendisininde gitmek istediğini söylüyor ve onları ikna eden Dora’da
esir kampına gönderiliyor. Daha trene binmeden, Guido’nun
hikayesi ve Joshua’nın oyunu başlıyor.Guido artık gördükleri, yaşadıkları her
şeyi Joshua’ya bir oyunmuş gibi anlatmaya başlıyor. Oranın bir oyun olduğunu, bin puan
toplarlarsa kazanacaklarını ve kazanana gerçek bir tank verileceğini söylüyor.
Filmdeki en iyi kurgulanmış ve en çok duygu karmaşasının yaşandığı sahnelerden
bir tanesi, Guido’nun Alman askerinin
söylediklerini Joshua’yla aralarındaki oyunun bir parçasıymış gibi çeviriyor
olmasıydı.
Yapılan acımasızlığın yansıtıldığı diyaloglardan
bir tanesi de esir kampındaki bir Yahudi ve İtalyan kadın asker arasında
geçiyor. Yerdeki bir taşa takılıp sendeleyen askere, yapılan tüm eziyetlere
rağmen, Yahudi bir esir: “Bir şey oldu mu?” diye soruyor.
Dora, yaşlıların ve çocukların banyoya diye
gaz odasına götürülüp öldürüldüğünü öğreniyor.
Joshua’nın, gaz odasına götürülüp götürülmediğini anlamak için
çamaşırhanede Joshua’nın eşyalarını arıyor. Başka bir sahnede Joshua ve Guido,
hoparlörden Dora’ya sesleniyorlar.
Joshua , artık oradan gitmek istiyor. Guida
ona kazanmak üzere olduklarını söylesede Joshua’yı vazgeçiremiyor. Eşyalarını
topluyorlar ve yan taraflarında olan yatak arkadadaşlarına Guido, tankın
bittiğini, çalıştırmak için yapmaları gerekenleri anlatınca Joshua gitmekten vazgeçiyor.
İtalyan askerlerinin çocuklarını bulan Joshua onlarla oynuyor. Guida ve
Joshua’nın konuştuğunu gören asker Joshua’yı asker çocuğu sanıp onların arasına
alıyor. Asker çocuklarının yemek yediği salondan gelen gülme ve eğlenme
seslerini duyan asker bağırarak onları uyarıyor. O dönemin ağır faşizminın
yansımasını, bu sahneyle ve filmin
başlarındaki “Bu ülkede hiç kimse ses yapamaz.” Sözleriyle güçlenmiş olarak bir
daha görüyoruz.
Sadece köpek ve silah seslerinin olduğu bir
geceye uyanan Guido savaşın kaybedildiğini ve oranın talan edilmeye gelindiğini
görüyor. Joshua’yı alıp kurtulmak ümidiyle kaçıyorlar. Guido, Dora’yı bulmak
için Joshua’yı orada güvenli olan bir dolaba saklıyor. Bunun son oyun olduğunu
ve ortalık sessizleşene kadar kesinlikle oradan çıkmaması gerektiğini, oyunu
kazanmak üzere olduklarını söylüyor. Dora’yı bulmak için giden Guido
yakalanıyor. Joshua’yı saklamış olduğu dolabın önünden geçerken, ona oyun
yaparak geçiyor. Guido’nun yaşadığı tüm ağır şartlara rağmen burada da güçlü bir
karakter olduğunu görüyoruz. Oğluna son kez baktığını bilerek, onu korkutmamak
için yeni bir oyunla gözlerine bakarak oradan uzaklaşıyor. Yakalanmış olduğu
asker tarafından duvarın arkasına götürülüyor, ardından silah sesi geliyor.
Banyo yapmak istemeyen Joshua’yı babası
dolabın içine saklamıştı. Guido, bu sefer savaşın içindeki Joshua’yı korumak
için oradaki bir dolaba saklıyor. Savaş bitip ortalık sessizleştikten sonra
dolaptan çıkan Joshua’ya, Amerikan askeri yardım ediyor ve annesine kavuşuyor.
Guido’nın söz verdiği gibi, oyunu Joshua kazanıyor “gerçek bir tankla” evlerine dönüyorlar.
Çok güzeldi gerçekten
YanıtlaSil